Tolstoy'un Kızının Kaleminden Van'daki 1915 Ermeni Olayları
İpek yolu’nun geçtiği stratejik bir konumda bulunan Van, tarihte birçok devlete ev sahipliği yapmıştır. Müslümanların çoğunluk, Ermenilerin azınlıkta olduğu Van’da yıllarca beraber yaşamışlardı. Ancak Osmanlı Devleti’nin zayıflamaya başladığı sıralarda misyonerler Ermenileri birlikte yaşadıkları Müslümanlara ve devlete düşman etmek için çalışmalarda bulunmuşlardı.
Misyoner okullarında, kiliselerde Ermenilerde milli bilinç uyandırılmaya çalışılmıştı. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’na katıldıktan sonra Ermeniler Osmanlı’ya karşı büyük devletlerle işbirliği içerisine girmişti. Ruslardan destek alan Ermeniler, ülkenin birçok yerinde isyanlar, olaylar çıkarmışlardı. Bu olayların en kanlı ve yoğun yaşandığı yerlerden biri de Van idi. 1915’te çıkardıkları isyan Van merkez dâhil köy ve kazaların tamamına yayılmıştı.
20 Mayıs 1915’te Rusların Van’a girmesi Ermeniler tarafından sevinç gösterileriyle karşılandı.
Ruslar savaşta şehri ele geçirmelerine yardımcı olan Ermeni çete lideri olan Aram Manukyan’ı Van Valisi olarak atadı. Osmanlı Ordusu Van’ı geri alana kadar Ermeniler Van’da savunmasız Müslüman halka akla hayale gelmeyecek işkence ve katliamlarda bulunmuşlardı.
Ermeniler, devlet dairelerini ve Müslümanlara ait olan evleri yakıp yıkmışlardı. Bu çalışmada 1915’te Van’da baş gösteren isyanda Ermeni çeteleri ve isyanda etkili olan çete lideri Aram Manukyan’ın faaliyetleri incelenecektir.
İşte Tolstoy'un Kızının Kaleminden 1915 Ermeni Olayları Gerçeği
Üünlü Rus Yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy’un kızı Aleksandra Lvovna Tolstaya’nın kaleme aldığı hatıratındaki 1915 yılının Haziran ayının son haftasında geldiği Van şehri hakkındaki izlenimleri ve bu şehirde yaşanan Ermeni isyanına dair verdiği bilgiler...
"Ermeniler, canlı canlı Türkleri gömüyorlardı."
Aleksandra Tolstaya, 1. Dünya Savaşı'nda gönüllü hemşire olarak Rus ordusuna katıldı. 20 Mayıs 1915’te Rus ordusunun Ermeni çetelerin yardımıyla Van’ı işgalinden sonra Van’a geldi.
Anılarında Van’da yaşanan Türk-Kürt soykırımını şöyle anlatıyor:
“Yerde bezlerle örtülü, kirli bedenler: Türkler. Erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler, çocuklar. Hepsi birlikte üst üste yığılmış bir halde. İniltiler, sayıklamalar, küçük çocukların ağlama sesleri. Bize doğru kirli zayıf eller uzanıyor, kadınlar ağlıyor. Ben, gazetelerde Türklerin hunharca davrandıklarını, Ermenileri katlettiklerini okumuştum. Anlamıyorum… - Burada Van’da biz, Ermenilerin insanlık dışı gaddarlığını gözlemledik. Ermenilerin, kadınların göğüslerini kestiklerini, kollarını, bacaklarını tersyüz ettiklerini ve kırdıklarını söylüyorlardı.
Bu insanlık dışı gaddarlığın kurbanlarını bizzat ben kendim gördüm. Biz Van’a geldiğimiz zaman, esirlerin bir bölümü ölmüştü. Yaklaşık 800 kadar insan kalmıştı. Her gün 15-20 cesedi eski çukurlara yuvarlıyor ve toprakla üstünü gelişi güzel kapatıyorlardı.”